Tiyatro Yapma lan
Bu lafı çok sık duyarız. İktidar partisi muhalefet parti başkanına kürsüden bağırır “Teyatoro yapma… Sen teyatoro oynuyorsun”. Anne baba çocuğuna bağırır “Tiyatro yapma, benimle oyun oynama”. Kahvede ok taşını çalıp yalan söyleyen arkadaşının kafasına ıskatayı geçirir “Bana tiyatro yapma lavuk” diye birde laf koyar. Pazarda amcam meyvesini sebzesini satarken biri birisine “Bak amca malını satabilmek için ne tiyatrolar oynuyor”.
Gerçekten hayat tiyatro mu? Hayatın içinde tiyatro mu oynuyoruz? Elbette hayır. Şayet birisi hayat ile tiyatro oynuyorsa vay onun sahtekar, riyakar haline vay.
Peki ama Tiyatro dünyanın aynası değil mi sorusunu yöneltirseniz o zaman yanıtını da ince kıvrak zekayla çözmeniz gerekir. Uyanıklıkla değil.
Tiyatro dünyanın aynasıdır. Tiyatro dünyada yaşanan olayları, acısıyla (dram, tragedya) tatlısıyla (Komedya) yansıtır. Bertold Brecht Alman tiyatrocu ne diyor “Tiyatro insanın insandan aldığını insan yoluyla insana geri veren sanat dalıdır”. Sanat dalı fakat suya yazan sanat dalı. Bir eser oynanır gider biter.
Tiyatro dışardan görüldüğü kadar basit sanat dalı da değil. Herkes sahne de izlediği 2-3 saatle bilir tiyatroyu. Ki o iki üç saate varmanın da çetin bir yolculuğu var.
Tekst gelecek, kadro oluşacak. Kadroyla önce bir bütün olunmaya çalışılacak. Peşinden olayın psikolojisi ve sosyolojisi çözülecek. Mesaj nasıl vurgulanacak ve felsefesi nasıl derinleşecek. Yani görüldüğü kadar kolay bir iş değil bir tiyatro oyunu.
“Teyatrooo yapma” diyenler bilmezler o bakımdan tiyatrocuların bu lafa alındığını. Çünkü tiyatro Delilik ile Dahilik arasında sıkışmış aşktır.
Parası kazancı tüm dünyada nerdeyse nihil olan bu meslek niçin yapılır kimse bir türlü çözemez. Çözümü zor bir denklem. Hobi olarak başlarsın sahne tozunu yuttuğun anda artık başka bir şey düşünemezsin.
Tiyatro bir duruştur. Muhaliftir. Ezilenden yanadır her zaman. Leyla ile Mecnun da Mecnundan yanadır. Çünkü Mecnun çöllere aşkı için düşmüştür. Ferhat ile şirin de Ferhat’tan yanadır. Ferhat dağları delmiştir. Tiyatro bir duruştur. Ezilenden yanadır. Sömürüye karşı ciddi bir duruşu vardır. Sınıfsaldır. Savaşa karşıdır tiyatro. Barıştan yanadır. Tiyatro bir duruştur. Muhalif bir duruş.
Hollanda’da Türkiyeliler içinde tiyatro kültürü neredeyse hiç yoktur. Hollanda’da Türkçe tiyatro da nerdeyse hiç yoktur. Bunun en büyük nedenlerinden birisi sübvansiyonun olmaması, diğeriyse tiyatro seyircisinin oluşmaması.
Türkçe tiyatronun önemini henüz kavrayamamış Hollandalı Türkler ileriki zamanda bunun öneminin farkına varacaklardır. İçe kapanık bir toplumda tiyatro sadece bir sahne sanatı değil aynı zamanda sosyal bir yerdir. Tiyatro hem gözlemini değiştirir hem de yeni bir bakış açısı verir. Hollanda’da şuan faal olan birkaç tiyatro var. Dildade, Alaylı, Rast, Kulis, Anatolia bildiğim bu kadar birde yönetmenlerin bazı şehirlerde oyunlar çıkardığını biliyorum… Hepsi bu … Yok olmaya az kaldı doktorum nerde tadında.
Kime sorsan tiyatroyu çok seviyor. Kime sorsan gençliğinde tiyatro yapmış. Kime sorsan tiyatro önemli desteklenmeli. Kime sorsan… Sormuyorum…
Yaşasın Dünya Tiyatrolar günü… Perdeler Kapanmasın…
Vedat Gültekin
Tiyatrocu, yazar
Geef een reactie
Je moet inloggen om een reactie te kunnen plaatsen.