”Cemaatler sanki ayrı ilahlar edinmiş gibiler”

Anasayfa Mansetler 03 Şubat 2015 1588 Okunma
”Cemaatler sanki ayrı ilahlar edinmiş gibiler”
Haberi Paylas

”Cemaatler sanki ayrı ilahlar edinmiş gibiler”

”Son dönemde çok büyük acılar yaşadım. Babamı, kardeşimi ve dayılarımı kaybettim. Resmen çöktüm diyebilirim. Ama Ak Parti ile Cemaat arasında yaşanan olay kadar beni yıpratan bir başka acı yaşamadım. Bu duruma gerçekten çok üzülüyorum.”

Dindar kadınların bir zamanlar fenomeni olan ve çok sayıda kitaplarıyla tanıdığımız yazar Emine Şenlikoğlu ile Hollanda temaslarında konuşma imkanımız oldu. Medyaya fazla çıkmayan röportaj vermeyen Şenlikoğlu, Platform dergisi’ne olan ilgisi ve objektif yayın politikamız gereği bizi kırmayarak Kadın dergisi’ne konuştu. İlgi ile okuyacağınızı umduğum bir röportaj gerçekleştirdik.

Avrupa’ya çok sık geldiğinizi biliyoruz. Türklerin Avrupa’daki yaşam tarzıyla Türkiye’yi kıyaslarsanız nasıl bir fark görüyorsunuz?

Avrupa’da yaşayan yurttaşlarımızın, çocuk yetiştirme konusunda daha bilinçli olduğunu düşünüyorum. Ama bir yığın hurafe eklenmesine rağmen Türkiye’de bir İslam kökü var. Orada yetişen gençler helali – haramı rahatlıkla ayırt edebiliyor. Avrupa’da yetişen gençlere, haram olan şeyler normalmiş gibi gösterilmesi, bu gençlerin işini oldukça zorlaştırıyor. Bu nedenle bozuk düzenin elinden çocuklarını kurtaran ailelerin kahraman olduğuna inanıyorum.

Son dönemde özellikle Avrupa’da yaşayan gençlerin boşanma oranı yükseldi. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Evliliğin ilk altı ayı çok önemlidir. Bu tehlikeli dönemde genç neye sabredeceğini bilmiyor. Bu dönemde bazen erkek bazen de kadın travma geçirebiliyor. İşin ilginç tarafı, bu travmalar sonucunda anksiyete oluşabiliyormuş. Karşı taraf ne söylerse yanlış anlama hastalığı, psikolojik bozukluk gibi geçici bir durum oluşuyor. Bu kritik dönemi nasıl yönlendireceğini bilmeyen gençler çareyi boşanmada arıyorlar. Tabi bu noktada Allah’tan korkunun az olması da rol oynuyor. Gençler birbirlerinin hayallerini hiç çekinmeden yıkabiliyorlar. Şunu da unutmayalım; Kimi de İslami kurallar emrettiği için ayrılıyor

Hiç kimse hayalindeki eşi bulacağını zannetmesin. Dengi dengine eşler sadece Cennet’te var. Bu dünyada eşler, birbirlerinin beğenmediği taraflarını görmezden gelip, beğendiği yönlerini görmeye çalışmalılar. Aksi takdirde hayatı yürütmek oldukça zorlaşacaktır.

‘Elhamdulillah Müslümanız” deriz ama neden dediğimizi düşünmemiz gerekiyor

Dinini tam manasıyla yaşamak isteyen ama içinde yaşadığı toplumdan dışlanma korkusu yaşayan kadınlarımız yaşıyor Avrupa’da. Onlara neler önerirsiniz?

infinanceab-reclame

”Elhamdulillah Müslümanız” deriz ama neden dediğimizi düşünmemiz gerekiyor. Bunu; Müslümanlığı yaşadığımız için başımıza gelen bütün belalara sabrettiğimiz, buna rağmen ”Ben Müslümanım” dediğimiz için söylüyoruz. Tabi ki sıkıntılar olacak ve bu sıkıntılara göğüs gerecek. Her ne yaşarsa yaşasın dininin gereklerinden vazgeçmeyecek. Gerekirse dışlanacak. Dışlanmayı göze almalıdır, her Müslüman yüreği.

 

Yıllardır aynı çizgide sapmadan devam ettiğinizi biliyoruz. Katıldığınız Televizyon proğramlarında kararlı ve biraz da sert bir uslubunuz var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Aslında sert bir insan değilim ama bazen proğramlarda öyle görünüyorum. Bu konuda acemilik yaptığımı söyleyebilirim. Çünkü; Proğram öncesinde bam telime bastıktan sonra beni proğrama alacaklarını düşünemedim. Bunun da özellikle yapıldığını düşünüyorum.

Türkiye’de Ak Parti ile Cemaat arasında yaşanan olayları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Son yazdığım romanımın ismi bu sorunun cevabı olacaktır; ” Sorma! nasılsa cevabı yok”
Son dönemde çok büyük acılar yaşadım. Babamı, kardeşimi ve dayılarımı kaybettim. Resmen çöktüm diyebilirim. Ama Ak Parti ile Cemaat arasında yaşanan olay kadar beni yıpratan bir başka acı yaşamadım. Bu duruma gerçekten çok üzülüyorum.

 

” Rabbim! Sen de biliyorsun ki, ömrümü davama verdim ama başaramadım.”

 

”Türkiye, gittikçe dindarlaşıyor” gibi bir yargı oluştu. Sizce de Türkiye dindarlaşıyor mu?

Türkiye hiçbir zaman dinsiz olmadı ama dinsizleri olan bir ülke. Bu durum, Mekke ve Medine döneminde olduğu gibi bizim dönemimizde de var. Bizim asıl sorunumuz; Cemaatlerin sanki ayrı ilahlar edinmiş gibi bölünmeleri, aralarında iyileri de olmasına rağmen, çoğunun ilahlık derecesinde kendilerini kutsamalarıdır. ”Biz, en üstün kapıyız!, Hiç kimsenin vaazına gitmeyeceksiniz!, Bizden olmayan birinin radyosunu dinlemeyecek, gazetesini okumayacak ve kitaplarını almayacaksınız!” gibi söylemler asıl sorun kaynağı. Ben bu durumu ”Şirkin kapıları” olarak değerlendiriyorum.
Bütün ömrüm bunları söylemekle geçti. Faydam oldu mu! bilmiyorum. Son zamanlarda ”Boşuna mı uğraştım.” diye düşünmeye başladım. Ama en azından, ahirette Rabbime hesap verirken, ” Rabbim! Sen de biliyorsun ki, ömrümü davama verdim ama başaramadım.” diyebileceğim .

 

Kitap çalışmalarınız hangi alemde?

Benim için çok önemli bir koşu başladı bugünlerde. Yazarlık hayatımda ikinci adım diyebiliceğim ucuz romanla bu döneme giriş yaptım. Bu üçüzlerden ilki ”Sorma! nasılsa cevabı yok!” adlı romanım çıktı. Sıfır baskı ilk olarak Avrupa’da, kapağı değiştikten sonra birinci baskısı Türkiye’de çıktı.

Çıkacak olan diğer romanlarımın adı ”Umudun bitmediği ada ve Bırakalım bizi ayırsınlar mı Kürdom” olacak. ”Kürdom” romanı Kürt sorununun yanısıra birkaç hayatın işlendiği bir eser. Kısaltabilir miyim, bilmiyorum ama yaklaşık 800 sayfa olacak. Allah ömür verdiği sürece yazmaya devam ediyorum.

 

Röportaj: Savaş Büyük Tipi

Fotoğraf : Mehmet Köse

infinanceab-reclame

Geef een reactie

74978e3b3f6e01292b82b4c8b5fff9db
Gurmedia Haberin Merkezi - Hollanda
Tema Duzen: Antar