Haberi Paylas

DEĞİŞİM

Antik Yunanlı filozof Aristoteles’e göre değişim devinimsel farklılaşma demektir. Aristoteles’e göre üç türlü değişim vardır;

  • Yokluktan varlığa geçerek (doğum),
  • Varlıktan yokluğa geçerek (ölüm),
  • Varlıktan varlığa geçerek (devim).

Skolastikler bu devimi mekanik bir anlayışla yorumlamışlardır. Onlara göre yeri değişenin kendisi değişmez ( devim sadece yer değişikliğidir, nitelik değişikliği olmaz ), bir taş atılarak bir cam kırılabilir ama taş ve cam olarak kalırlar. (ALINTI)

Doğasal, toplumsal ve bilinçsel nesne ve olgular karşılıklı etkileşimle sürekli değişirler.İnsanlarda değişimler uzun süreler alabilir..Bu kurumlarda da böyledir. Değişime kapalı kurumların başarıyı yakalamaları mümkün değildir. Yıllarca aynı düşünce ile yönetilmeye, aynı ekonomik metotlar ve insan kaynakları düşüncesi ile yönetilen kurumlar – ki ister siyasi, ister tüzel ve özel kurumlar – olsun başarılı olmaları mümkün olmaz. Bu kişisel olarak biz insanlarda da böyledir. Kendini yenileyemen toplumlar özgür düşünceye sürekli setler çeken siyasi iktidarlar, ancak kendilerine biat eden bir tabana sahip olurlar ki bu tabanda yer alan seçmenleri de kişisel çıkarları zedelenene kadar destek verdikleri siyasi kurumu çıkarları zedelendiğinde anında terk ederler. Lider konumunda ki insanlarda yönetimlerinde ki insanları seçerken çıkarı olan kişileri değil, ideali olan, hedefi olan, halkla barışık, mütevazi, nezaketinden asla taviz vermeyen, liderine saygısını korkusundan değil verilen görevinin kutsallığının bilinci içinde saygısını göstermelidir. Başarısızlık durumunda ise kendisine olan saygısından dolayı “istifa kurumu” nu anında kullanmalıdır. Lider ister tüzel kişi kurumlarında ve isterse siyaset kurumlarında olsun ekibini oluştururken önceliği ; liyakatlı, dürüst, özgürce düşünen ve de gerektiğinde kendisini uyarabilecek insanları seçmelidir.

infinanceab-reclame

Bireysel olarak değişim de yaşamın çok önemli bir şartıdır. Düşünsel, ekonomik ve teknolojik olarak sürekli değişime uğrayan Dünyamızda insan kendisini geliştirmek ve yaşadığı zamana ayak uydurmak zorundadır ki ancak o zaman kendisine kaliteli bir yaşam alanı yaratabilir.Bunu başaramıyan bireylerin oluştuğu toplumlar ise sadece duyduklarına inanan, araştırmayan, sorgulamayan, hak aramayan bir kitleler olarak yaşamaya devam ederler – ki bunlar çıkarcı siyasi, dini ve etnik gruplar  tarafından malzeme olarak kullanılan kitleler olarak kalırlar.

İnsan Tanrı’nın bir zerresi olarak doğumla yaşama geçerek değişir, bedensel olarak yaşlanınca ölümle yaşama veda eder, devimle de varlıktan başka bir boyuta geçer. Tanrı’nın zerresini taşıyan insan bedenen ölür toprağa, suya karışır ama zerre olarak bir başka boyutta yaşama yeniden başlar.Yoksa Yüce Yaradan insanı yaratırken ( zerre ) onu belli bir süre için yaratmış olmaz, ona sonsuza dek yaşama hakkı tanır – ki bu da ben böyle düşünüyorum- !Ki  yakınlarımızı kaybettiğimiz zaman “ onu sonsuzluğa uğurladık “ demiyormuyuz?

Doğa ve yaşam yasaları değişmezler. Değişen sadece varlıklardır. Doğa da yaşayan biz ve diğer canlılar da sürekli evrime uğrayarak yaşarlar. Bu Tanrı’nın değişmez yasalarıdır. Değiştirmeye kalktığımız da başımıza neler geleceğini görmekte olduğumuz halde hala değiştirmek için büyük mücadeleler veriyoruz. 

Ne demiş Aşik Naimi; 

Kainatta bir zerreyim, Ben kendimi bilmez miyim, Zerre içinde zerreyim, Ben kendimi bilmez miyim..Yaşamında nezaketten, mütevazilikden, sade yaşamdan, tatlı dilden, paylaşımdan, karşılıklı saygıdan sevgiden taviz vermeden dürüst, açık sözlü, yalan ve riyadan uzak, karşısında ki insanı incitmeden yaşamayı becerebilen insanlar olarak kendimizi bilerek yaşayalım. 

Kendimizi bilelim!  

Dostça selam ve sevgilerimle

Kamil Kopuz

Drunen, 04 Nisan 2024

 

infinanceab-reclame

Geef een reactie

74978e3b3f6e01292b82b4c8b5fff9db
Gurmedia Haberin Merkezi - Hollanda
Tema Duzen: Antar